top of page

KAPAT !!!

  • Yazarın fotoğrafı: Bülent Gürsoy
    Bülent Gürsoy
  • 26 Ara 2020
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 Kas 2023


ree

HDP’NİN KAPATILMASINDA KAYIKÇI KAVGASI

Türkiye'de 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen rejim değişikliği kararı sonucu, ucube başkanlık sisteminin dayatılmasıyla ortaya çıkan yapı, Amerika’daki Cumhuriyetçiler ve Demokratlardan oluşan iki partili sisteme benzeyen, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’ndan oluşan iki ittifaklı bir siyasi mekanizmaya dönüştü.


TBMM Milletvekili (parlamento) seçimlerinde partilerin; baraj sorununa bağlı olarak birlikte veya bağımsız hareket etmeleri olanaklı iken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde özellikle ikinci turda ittifaklardan (taraflardan) birini seçmeleri kaçınılmaz hale geldi.


2017 referandumundan itibaren taraflar “Evet Cephesi” ve “Hayır Cephesi” şeklinde oluştu.


Referandum esnasında, Hayır Cephesi, “Demokratik Parlamenter Sistem değerleri”ni savunurken, Evet Cephesi, “Diktatoryal Başkanlık Sistemi değerleri”ni savundu.


Bu savunuyu yapanların siyasi partilerine baktığımızda Evet Cephesi’nde; AKP ve MHP ile Büyük Birlik Partisi yer alırken, Hayır Cephesi’nde; CHP başta olmak üzere, Meral Akşener ve arkadaşları (bugünkü İYİ Parti), Saadet Partisi, Demokrat Parti ve diğer özgürlükçü ve sol-sosyalist partiler yer aldı. Bir de bunlara, o günkü genel başkanları olan Selahattin Demirtaş’ın ‘seni başkan yaptırmayacağız’ sözüyle tavrını netleştiren HDP (Kürt kökenli seçmenler) eklendi.


Sonucun bir takım YSK oyunlarıyla ufak bir farkla EVET lehine çıkmasını maalesef kabul etmek zorunda kaldık.


Türkiye’nin seçmen yapısı analiz edildiğinde, bu temel değerler ekseninde oluşan ikili yapı içerisinde geçmişten bugüne gelen (değişen) davranışlar ölçeğinde bakıldığında, dengeyi kuranın ve/veya dengeyi değiştirecek olanın Kürt kökenli seçmenler olduğunu görüyoruz.


Kürt kökenli seçmenler gerek referandumda gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve sonraki yerel seçimlerde istikrarlı bir şekilde “Demokratik Parlamenter Sistem değerleri” ekseninde kalmayı sürdürdüler.


“Diktatoryal Başkanlık Sistemi değerleri”ni savunan Cumhur İttifakı’nın oyun kurucuları, seçimleri tekrar tekrar kazanmak ve savundukları diktatoryal (otokratik, neopatrimonyal, baskıcı) rejimi oturtmak amacıyla, karşı cepheyi (Hayır Cephesi’ni) dağıtmak üzere, Kürt kökenli seçmenlerin kendilerince nedenlerle tercih ettikleri HDP’yi hedefe koyarak, Millet İttifakı’nı sıkıştırma stratejisi ürettiler.


Daha önceki yıllarda birlikte yaptıkları her eylemi kamufle ederek, Kürt kökenli (HDP'li) seçmenlerin bugünkü durdukları yeri karalamak için propaganda yöntemleri geliştirdiler.


Bunu yaparken de; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Millet İttifakı’nın bu konudaki yumuşak karnı olan İYİ Parti’yi propagandalarının merkezine oturttular.


En büyük tezlerini (daha önce "Dolmabahçe’den Kandil'e kadar, Kandil’den Oslo’ya kadar yoldaşlık yaptıkları HDP kadrolarının" terörist olduklarını vurgulayarak), İYİ Parti’nin aynı tarafta kalması üzerinden hareketle, "HDP’yi terörist olarak tanımlaması ve HDP’nin kapatılmasını istemesi"nin sağlanması üzerine kurdular.


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyorum” demesi üzerine ayarları bozuldu ve ne yapacaklarını şaşırdılar. Çıkarmak istedikleri kavga yeterince alev almayınca yeni hamlelere girişmek zorunda kaldılar.


Sonunda da Cumhur İttifakı’nın içindeki ikiyüzlülüğün ortaya çıkmasına ve kendi kurdukları oyunun altında kalmalarına neden olan, “HDP Kapatılsın hamlesi” kaçınılmaz oldu.


Öncelikle, bu hamlenin başlangıcından hareketle aşamalarını gözden geçirelim ve neler getireceğini anlamaya çalışalım.


ree

HDP KAPATILSIN ÇAĞRISI

11 Aralık 2020’de twitter üzerinden yaptığı açıklamalarda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “Adalet ve hukuk devreye girmeli, HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır. HDP’yi Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır” dedi.


12 Aralık 2020’de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Medyascop’ta "Erdoğan, HDP’yi kapatmaz çünkü HDP çok iyi bir manivela. Belli grupları dövmek için” dedi.


15 Aralık 2020’de AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, NTV canlı yayınında: “Parti kapatmalarının Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi” açıklamasını yaptı.


16 Aralık 2020’de Bahçeli, Kurtulmuş’a, isim vermeden, “Mesele parti kapatmanın ötesinde ihaneti cezalandırmaktır” dedi ve “HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform yapalım, bu kanayan yarayı durduralım” diye ekledi.


19 Aralık 2020’de Meral Akşener, “Bakanlar Kurulu kararı için Sayın Erdoğan’dan talep etsin bunu Bahçeli, buna hayır cevabı alıyorsa eğer, “İstemin parti adına parti genel başkanı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıliğı'na yazılı olarak yapılmış olması gerekir. Derhal bunu yerine getirsin, elinde imkan var” dedi.


23 Aralık 2020’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, "Bu konuda en çok bizim ağzımız yandı. Parti kapatmak yerine, kişiler üzerinden bir ceza verilecekse verilmelidir" dedi.


24 Aralık 2020’de Bahçeli, HDP’nin kapatılmasına yönelik başvuru yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruya, "Önce sırasıyla ifade ettiklerimizi bir görelim, ortaya nasıl bir tavır koyuyorlar, onları yapalım. Ondan sonra MHP durduğu sözün arkasında, arkasında durduğu sözün de gereğini yapacak cesarettedir. Kimse merak etmesin" şeklinde cevap verdi.


HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da: "HDP her türlü bedeli ödemeye hazırdır. HDP bir bina değil. HDP'yi nasıl kapatacaksınız? HDP'nin kapatılması için herhangi bir dayanak bulamazlar. Anayasa ve kanunları çiğneyerek yaparlarsa, bir çare bulur ve büyüyerek yolumuza devam ederiz" sözleriyle karşılık verdi.


Burada, karşılıklı söylemlere bir nokta koyarak, konuyu detaylı irdeleyelim:


Siyasi parti kapatma davaları nasıl açılıyor, davaya hangi mahkeme bakıyor, karar nasıl alınıyor, karar süreçlerinde ve karar sonrasında neler oluyor/olabiliyor? Bunlara bakalım.


ree

PARTİ KAPATMA DAVASI NASIL AÇILIYOR

Dava açma yetkisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nda (SPK m.100).


Başsavcı, davayı üç şekilde açabilir:


a) Re’sen,

b) Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet bakanının istemiyle,

c) Bir partinin talebi üzerine.


Başsavcı Re’sen dava açmazsa, artık Bakanlar Kurulu olmadığı için, şimdiki sistemde Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı'nın istemiyle Başsavcı'dan dava açılmasını talep edebilir veya TBMM’de grubu bulunan bir partinin genel başkanının (yetkili kurullarında karar alarak) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak başvurusu ile işlem başlatılabilir.


Başsavcı, yeterli delilin varlığına kanaat getirirse dava açılır.


Bugüne dek kapatma davaları başsavcılık tarafından ‘re’sen’ açılmıştır.


DAVA DAYANAĞI NELER OLABİLİR

Üç ayrı nedenle Siyasi Partiler kapatılabilir ama bunlardan konumuzla ilgili olanı şu:


"Bir siyasi partinin yasak eylemlere odak olması hali." (SPK m103).


Yasak eylemler: “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.” (Anayasa m68).


“Bir siyasi partinin Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne aykırı eylemlerin odak halini oluşturup oluşturmadığı hususu Anayasa Mahkemesi'nce belirlenir.”


ree

DAVAYA HANGİ MAHKEME BAKAR

Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi'nce kesin olarak karara bağlanır (Anayasa md.69).


AYM, kararı, toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu ile verir (Anayasa md.149).


KARARDA NELER OLABİLİR

1) Kapatma talebi reddedilebilir,


2) Kapatma yerine, devlet yardımından mahrumiyet yaptırımı uygulanabilir,


3) Temelli kapatılabilir.


KAPATMA DURUMUNDA

1) Kapatılan parti başka bir ad altında kurulamaz.

(Kapatmaya sebep olanlardan değillerse, aynı insanlar farklı bir partide yer alabilirler. Bugüne kadar da kapatılan partilerin yerine yenileri her zaman kurulmuştur).


2) Partinin mal varlığı Hazine’ye devredilir (SPK m.107).


3) Bir siyasi partinin temelli “kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan”, (kurucuları dahil) üyeleri, AYM’nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak ‘beş yıl süreyle bir başka partinin; kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi’ olamaz.


ree

MİLLETVEKİLLERİNE NE OLUR

Yalnızca “kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kişiler", beş yıl süresince partili olamaz.


Milletvekilliklerinin tamamı (veya bir kısmı) kapatmaya sebep olsalar dahi, kapatma nedeniyle milletvekillikleri düşmez (çünkü Anayasa’nın 2010’da değiştirilen 84/5 maddesi nedeniyle milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin fıkra kaldırıldı).


Ayrıca, kapatmaya sebep olan isimler bir sonraki seçimde ‘bağımsız milletvekili’ olabilirler.


Milletvekillerinin tamamının kapatmaya neden olduklarını varsayarsak, kapatmaya benzer gerekçelerle davalar açılarak milletvekillikleri (öncekilerde olduğu gibi) TBMM’de düşürülebilir.


Bu durumda da bir ara seçim zorunluluğu ortaya çıkar ki ara seçim, o milletvekillerinin seçildikleri illerde (seçim çevrelerinde) yapılacak olup, sonucun yine benzer şekilde alınması olasılığı çok yüksektir.


Milletvekili Seçimi Kanunu Ara Seçimi Madde-7: "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinde boşalma olması halinde, ara seçime gidilir." der.


Ara seçimler, her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde (30 milletvekili eksildiğinde), 'ara seçimler'in üç ay içinde yapılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce karar verilir (şu ana kadar eksilen milletvekili sayısı 16).


Genel seçimlere bir yıl kala ara seçimi yapılamaz.


(Ek fıkra: 4778 - 2.1.2003/m.14) : "Yukarıda yazılı haller dışında, bir ilin veya seçim çevresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde üyesinin kalmaması halinde, boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk Pazar günü o seçim çevresinde ara seçim yapılır." der.


Dolayısıyla, büyük olasılıkla, milletvekilliklerinin tamamını kapatmaya gerekçe yapma olasılıkları çok düşük olacaktır. Bu durumda, başka bir partiye üye olarak TBMM’de yeni bir grup oluşturmalarının önünde bir engel de söz konusu olmayacaktır.


DAVA ESNASINDA PARTİ KENDİLERİ TARAFINDAN FESİH EDİLİRSE (KAPATILIRSA)

AYM, 2010 yılında verdiği bir kararla (E.2010/17, K. 2010/112, 08.12.2010) ‘Kapanma kararının kapatmaya ilişkin hükmün sonuçlarına etkili olamayacağı’ başlıklı 108. maddeyi iptal etti. Yerine de yeni bir hüküm koymadı.



Artık bir parti, hukuki varlığına kendisi son verdiğinde, hakkındaki dava konusuz kalacağından o dava anlamsızlaşıyor.


Ayrıca, kapanma kararı alan partinin malları, bir başka partiyle birleşirse, o partiye geçiyor (SPK md.110).


Deneyimlerle görüldüğü üzere, siyasi parti kapatma davasının uzun süreceği göz önünde tutulursa, bu durumun gerçekleşmesi oldukça olası.


ree

GEÇMİŞTE BENZER DAYANAKLARLA KAPATILAN PARTİLER

Türkiye kamuoyu, 30 yıl boyunca, Halkın Emek Partisi (HEP)'den, HDP'ye, Kürt sorunu temelli siyaset yapan birçok parti ile tanıştı. Bunların birçoğu kapatıldı.


1990'da HEP ile başlayan süreçte; Demokrasi Partisi (DEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) gibi partiler sistemde yer aldı ve en son olarak Halkların Demokratik Partisi HDP, siyasetine parlamentoda devam ediyor.


ree

SONUÇ OLARAK

Cumhur İttifakı bileşenlerinin, HDP üzerinden yürütülen; İYİ Parti’yi sıkıştırma ve Millet İttifakı’nı dağıtarak, Kürt kökenli seçmenin “Demokratik Parlamenter Sistem değerleri” savunusundan vazgeçmelerini ve bu ruh haliyle seçimleri boykot etmelerini sağlayarak, iktidarlarını yeniden üretme planları, büyük ortak olan AKP’nin, geçmişte kendileri için yaptıkları değişikliklerden vazgeçemeyecekleri gerçeğiyle, ikiyüzlülüklerini ve çelişkilerini gün yüzüne çıkarmıştır.


HDP’nin kapatılması için, kendi iddiaları doğrultusunda, MHP Parti Yönetimi adına Genel Başkan olarak, imzalı “kapatma” başvurusunda bulunmaktan kaçınan Bahçeli’nin, “Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform gerçekleştirelim” demesi de bundan dolayıdır.


Son zamanlarda ortaya çıkan, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Gülşen Orhon'un Diyarbakır'da bazı sivil toplum örgütleri ile yaptığı görüşmelerin de kanıt oluşturduğu üzere, AKP'nin, "düşen Kürt oylarını yeniden kazanma çabası" ve başlarına gelebileceklerden kaynaklı kaygıları ve korkuları nedeniyle bu yola (HDP'nin kapatılması yoluna) girmesi de mümkün değildir.


Bu anlamda, gündemlerine almaları durumunda, “Demokratik Parlamenter Sistem değerleri”ni savunan muhalefetin, Cumhur İttifakı’nın ikiyüzlülükleri ve çaresizliklerini ortaya koyacak karşı çıkışları ve buna uygun söylemleri, kamuoyunu aydınlatacaktır.


Bu konuda gelinen nokta, muhalefetin elini rahatlatacak tezler üretilmesine ortam hazırlamıştır.


Hazır olan yeni ortam, doğru ve sağlıklı bir biçimde değerlendirilmelidir.



Not: 18.05.2020 tarihinde Ulusal Kanal’da Başkent Kulisi adlı programda bu konuda ortaya koyduğum görüşlerimi ve tartışmaları aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.






Yorumlar


bottom of page