top of page

Kürdün Derdi - 3

  • Yazarın fotoğrafı: Bülent Gürsoy
    Bülent Gürsoy
  • 24 Oca 2021
  • 22 dakikada okunur

Bu konuda daha önce iki yazı yazdım. Bu üçüncüsü.


Anımsamak isterseniz,


Kürdün Derdi -1 başlıklı yazıma ‘bu bağlantı’dan,


Kürdün Derdi -2 başlıklı yazıma ‘bu bağlantı’dan göz atabilirsiniz.


İlk yazımda Kürt kökenli seçmenin çeşitliliğini ortaya koymaya çalıştım ve “Şark meselesi, Doğu sorunu, Güneydoğu sorunu, Terör sorunu, Kürt sorunu” tanımlamalarıyla anılan konuyu; 1514’te Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi ile Sünni Kürt aşiretlerinin, özerkliklerini koruyarak, İstanbul’a bağlanması sonrasında 1921’e kadar gerçekleşen 15 isyanı ve 1921 Koçgiri İsyanı’yla başlayan ve devam eden Cumhuriyet dönemi olaylarını, bir dönüm noktası anlamında tarihte yerini alan, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın öldüğü 1993 yılına kadar ele alarak anlatmaya çalıştım.


İkinci yazımda ise mümkün olduğu kadar kronolojik bir biçimde; 1993 ile 2002 ve 2002-2016 arasında gelişen olaylardan, ulusal ve uluslararası etkileşimlerden ve (sözüm ona) çözüm için ortaya konulan çabalardan bahsettim.


Bu yazımda ise çok kısa bir şekilde, önceki yazının son kısmında 2015-2016 yılları arasında eksik kaldığını düşündüğüm birkaç olayı da ekleyerek, 2015-2020 arasında dikkat çekilmesi gereken temel noktalara değineceğim.


ree

Kürdün Derdi – 3

Bu bölümü okurken büyük bölümünün Kürt sorunuyla bir ilgisi olmadığını düşünebilirsiniz ancak; büyük resmi, iktidarın eğilimini ve iktidarını sürdürme motivasyonuyla benimsediği strateji değişikliklerini görebilmek için bu yazıda sizlere sunmaya çalışacağım olayları ve gelişmeleri bilmeniz gerektiğine inanıyorum.


2015

Suriye Operasyonları – 1


22 Şubat 2015’te, Kobani-Halep’te, “Şah Fırat” Operasyonu başladı, Süleyman Şah’ın naaşı Türkiye’ye getirildi. 23 Şubat 2015’te operasyon bitti.


22 Temmuz 2015’te İktidarın Devlet unsurlarıyla birlikte yürüttüğü çözüm süreci’nin sona ermesinden tam bir yıl sonra Türkiye yepyeni bir sürece evrildi.


Kayyım Atamaları – 1. Dalga


2015 yılında BDP (DBP)’li belediyelerden art arda öz yönetim ilanları gelmiştir. İlk olarak Şırnak Belediyesi 10 Ağustos 2015’te öz yönetim (özerklik) ilan etmiştir. Ardından, Silopi, Cizre, Nusaybin, Hakkari, Yüksekova, Varto, Bulanık, Sur, Silvan, Lice, Edremit, Başkale, Hizan ve Doğubayazıt belediyeleri de öz yönetim ilanlarında bulunmuşlardır, Şırnak il belediyesi ve bu ilanı tekrarlayan diğer BDP’li il ve ilçe belediyelerine bu süreçte kayyım atanmıştır.


Kayyım atamalarının çoğunluğunu terör faaliyetlerinin daha yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde bulunan iller oluşturmaktadır. Adıyaman, Ağrı, Batman, Bitlis Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van’ın aralarında bulunduğu illerde toplan kayyım atanan belediye sayısı 96’dır.


Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerindeki belediyelere yapılan kayyım atamalarının çoğunda, kayyımlık makamı merkezi yönetimin temsilci idarecileri; vali, vali yardımcı ve kaymakamlar olmuştur.


(31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra Ak Parti’nin kayyım atanan birtakım belediyede iktidar olduğu görülmektedir. Bunların büyük bir çoğunluğu BDP (HDP)’li belediyelerdir.)


ree

Sorunlu MHP Kurultayı ve Ayrışma


MHP'de 7 Haziran seçimleriyle başlayan parti içi muhalefet, 1 Kasım seçimleriyle fiili hale geçti.

Muhalif cephede ilk ateşi yakan Meral Akşener oldu. 30 Kasım 2015’te Olağanüstü kurultay çağrısı yapan "Ne kaybedecek vaktimiz, ne kıracak kalbimiz var" diyen Akşener'e daha sonra; bir dönem partiden ihraç edilen Sinan Oğan; Bahçeli'nin "daimi muhalif sağ kolu" ve eski bakan Koray Aydın ile MHP MYK üyesi, Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ da katıldı. İlerleyen süreçte muhaliflerin sayısı daha da arttı.


2016

Genel Başkan Bahçeli'ye olağanüstü tüzük kurultayına gitme çağrısı yapan muhalifler, tüzükteki "olağanüstü kurultayda genel başkan değişmez" maddesinin değişimini istediler. Devlet Bahçeli ise parti içinden yükselen "olağanüstü kurultay taleplerini" reddederek, 10 Ocak 2016’da kurultayın 2018'de yapılacağını açıkladı.

15 Ocak 2016’da 547 delegenin kurultay çağrısıyla topladığı imza MHP Genel Merkezi'ne teslim edildi.


MHP'de değişim isteyen il başkanları, "Kurultay Çağrı Heyeti" oluşturularak, partinin olağanüstü kurultaya götürülmesine karar verilmesi için 5 Şubat 2016’da Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Dava dilekçesinde, 543 kongre delegesinin, "partinin büyük kongresinin olağanüstü toplantıya çağrılması hususunda noter vasıtasıyla talepte bulunduğu, talebin, kongrede tüzük değişikliğini de içerdiği" belirtildi.


Mahkeme tarafından atanan "Çağrı Heyeti" 15 Mayıs'ı kurultay tarihi olarak belirledi. Genel Merkez Ankara Anadolu Otel'de yapılması planlanan kurultaya itiraz ederken, Yargıtay sürecinin tamamlanması gerektiğini bildirdi. Ankara Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'na da çağrıda bulunan Genel Merkez, alınan tedbirlerle kurultayın toplanmasına engel oldu. Ancak muhalif isimlerin çağrısı üzerine gelen ve 900'ü aşkın delegenin talebi Genel Merkez'in tavrını yumuşattı.


İlerleyen süreçte Yargıtay'dan da kurultaya onay çıkınca Çağrı Heyeti 19 Haziran'da aynı adreste yeni tüzük kurultayının toplanmasına karar verdi.


Kurultayda sadece "olağanüstü kurultayda genel başkan seçilemez" maddesinin değişmesi beklenirken, 13 madde değiştirildi.


ree

MHP Genel Merkezi, Çağrı Heyeti'nin açıkladığı 19 Haziran tarihinden önce, 10 Temmuz'da hem "tüzük kurultayı", hem de "genel başkan seçimi" yapılması çağrısında bulundu. Muhaliflerin düzenlediği olağanüstü kurultayda da seçim tarihi olarak 10 Temmuz belirlendi.


MHP'li üst kurul delegesi Cemal Enginyurt’un 19 Haziran 2016’da açtığı dava üzerine, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 19 Haziran'da yapılan tüzük kurultayını iptal etti. Mahkeme, alınan kararların da yok sayılmasına hükmetti.


Bu karar üzerine, 28 Haziran’da yeni bir açıklama yapan Bahçeli, "Yargısal süreçler 10 Temmuz 2016'da yapmayı düşündüğümüz 6. Olağanüstü Büyük kurultayımızı şimdilik imkansız kılmaktadır." diyerek, nihai karar için YSK toplantısını işaret etti. “Kararın sonucuna göre, 9 Ekim’den itibaren ilçe ve il kongre sürecimizle 18 Mart 2018 tarihinde 12. Olağan Kongremiz yapılacaktır.” dedi.


Aynı gün, Yüksek Seçim Kurulu (YSK), MHP genel merkezinin başvurusu üzerine, Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun verdiği 10 Temmuz’da kongre yapılamayacağına dair karara ilişkin muhaliflerin itirazını reddetti.

Karar üzerine, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Tarlalarda yapılan kongrelerden sonuç alınamayacağını belli çevrelerin artık öğrenmesi lazım.” dedi.


Muhalifler her ne kadar, “bu kongrede alınan tüzük değişikliği ile ilgili kararların geçerli olduğunu savunsalar da” aralarında yaptıkları toplantıda, “yeni bir süreç başlatmadan önce Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin nihai kararını bekleme” konusunda uzlaştılar.


MHP Disiplin Kurulu 8 Eylül 2016’da oy birliğiyle Meral Akşener'i MHP'den ihraç etti.


MHP'den ihraç edilen eski milletvekili Meral Akşener, ihraç kararının kendi nazarında yok hükmünde olduğunu belirterek, "Meşruluğu tartışmalı bir yönetimin aldığı kararın, Türk milletinin vicdanında bir karşılığı yoktur." değerlendirmesinde bulundu.


(20 Haziran 2017’de Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi; tüzük kurultayının yürütmeyi durdurmasına yönelik talepleri değerlendirdi ve nihai kararını verdi: 19 Haziran 2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurulu iptal etti. Genel Kurul’da alınan tüm kararları yok saydı. Mahkeme kararı sonrası karara ilişkin ilk açıklama partiden ihraç edilen Meral Akşener'den geldi. Partileşme için düğmeye basması beklenen Akşener, tüzük kurultayının iptal edilmesine ve alınan tüm kararların geçersiz sayılmasına dair mahkeme kararına ilişkin sosyal medya hesabında şunları yazdı: “Kongre iptal oldu. 10 dakikada dava bitti. 10 dakikada verilecek bir karar için bir yıl beklendi. 700 delegenin imzası yok sayıldı.”)


ree

Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılması


Erdoğan 16 Mart 2016'da, Cumhurbaşkanlığı'ndaki muhtarlar toplantısında, HDP'lileri işaret ederek şu çağrıyı yaptı:


"Benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökerek 52 kişinin ölümüne yol açan kişiler yargılanmayacak da parlamentoda boy gösterecek. Arkasında PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin olduğunu söyleyenler temiz olacak öyle mi? Parlamento gereğini yapmazsa, bu millet tarih, bu parlamentodan hesabını sorar. Dokunulmazlıkları kaldır, gönder yargıya."


Bu açıklamadan bir gün sonra ise dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, dokunulmazlığın sık sık "kürsü dokunulmazlığı" ile sınırlanmasını ve yolsuzluk yapan milletvekillerinin yargılanması gerektiğini savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Gelin dokunulmazlıkları hep beraber kaldıralım. Şu anda Meclis'te dosya olarak bekleyen 506 dokunulmazlık fezlekesi var, hepsini birden kaldıralım, hodri meydan" çıkışı yaptı.


Bu çıkışa Demirtaş'ın yanıtı "550 milletvekilinin tamamının dokunulmazlığını kaldıralım" şeklinde olurken Kılıçdaroğlu da, dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana tavır koydu.


AKP'nin gündeme getirdiği ve CHP'nin de desteklediği anayasa değişikliği ile 21 Mayıs 2016’da, değişikliğin tarihine kadar parlamentoda fezlekesi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılarak, yargılanmalarının yolu açıldı.


Bu süreçten en olumsuz etkilenen parti çok sayıda milletvekili tutuklanan HDP oldu.


ree

15 Temmuz Darbe Girişimi


15 Temmuz’da Fethullah Gülen Cemaati, darbecilerin isimlendirmesiyle, Harekât Yıldırım veya Yurtta Sulh Harekâtı adıyla başarısız bir darbe girişiminde bulundu.


Olaylar sonucunda 104'ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300'den fazla kişi hayatını kaybetti, 1491 kişi yaralandı.


KCK, DTK, HDP, HDK, DBP gibi PKK ile ilişkilendirilen tüm yapılar, ilk saatten itibaren “Erdoğan’ın bunu planladığı, ‘Erdoğan Özel Ordusu’nun sahada olduğu, ordu içerisinde güç kavgası olduğu, darbecilerin FETÖ’cü olmadığı” gibi iddialar ortaya attılar.


AKP, CHP ve MHP Genel Başkanları, 25 Temmuz 2016 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya gelerek, darbe girişiminin karşısında olduklarını ortaya koydular.


ree

Yenikapı Mitingi


7 Ağustos’ta, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi, Başbakan Binali Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, aynı miting meydanında, Yenikapı’da buluştular.


Dört lider tek tek kürsüye çıkıp vatandaşları selâmladı. Ardından saygı duruşunda bulunulup İstiklâl Marşı okundu. Daha sonra Kur'an-ı Kerim tilavetine geçildi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez öncülüğünde dua edildi.


Genelkurmay Başkanı ilk kez bir mitingde, "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde toplanan büyük kalabalığa konuşma yaptı.


HDP, mitinge davet edilmedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya yöneticileriyle yaptığı toplantıda, HDP'nin neden mitinge çağrılmadığıyla ilgili bir soru üzerine, "Dört ilkeye sahip olan her grupla, düşünceyle görüşebilirim. Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak… Teröre bulaşmış, terörle iç içe olanlarla bir araya gelmem bu benim kırmızı çizgimdir" yanıtını verdi.


ree

Bu darbe girişimi Recep Tayyip Erdoğan’da strateji değişikliğine neden oldu.


Daha önce Türkiye’de yeni bir rejimi inşa etmek üzere birlikte yol yürüdükleri Fethullah Gülen Cemaati ve Hizmet Hareketi ile; dersaneler olayıyla su yüzüne çıkan, daha sonra 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarıyla zirveye çıkan ve MİT Tırları Operasyonu ile MİT Müsteşarı’nı tutuklama girişimi gibi hamlelerle ilerleyen ayrışma süreci 15 Temmuz darbe girişimiyle son buldu.


Erdoğan konuşmasında; Ergenekon davalarını kastederek, “FETÖ ihanet çetesinin TSK'da etkinliğinin önünü açan davaları yeni baştan incelemeliyiz.” dedi.


O tarihten itibaren cemaatin adı Fethullah Gülen Terör Örgütü – FETÖ oldu.


Darbe girişimi sonrasında, ülke çapında üç aylık periyotlar hâlinde toplam 7 kez olmak üzere 2 yıl boyunca olağanüstü hâl ilân edildi.


ree

23 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla 18.044 kişi gözaltına alınmış, 9.677 kişi tutuklanmış, 49.211 kişinin pasaportu iptal edilmiştir. Türkiye'nin çeşitli noktalarında bu girişime ortak olduğu düşünülen 2.745 adli ve idari hakim hakkında gözaltı kararı alınmış, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi 5 kişinin üyelikleri düşürülmüş, 10 Danıştay Üyesi gözaltına alınmış, 2 Anayasa Mahkemesi Üyesi hakkında gözaltı kararı verilmiş, bunun yanında çeşitli rütbelerden 2.839 subay ve asker gözaltına alınmıştır. Ayrıca 7.899 emniyet personeli, 8.777 İçişleri Bakanlığı personeli, 1.500 kamu görevlisi, 15.200 Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı personeli, 492 Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, 257 Başbakanlık personeli, 393 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı personeli, 2.345 Gençlik ve Spor Bakanlığı personeli, 614 jandarma, 30 vali ve 47 kaymakam görevden alınmıştır.


13 Ağustos 2016 tarihi itibarıyla açığa alınan toplam kişi sayısı, 76.597 kişi. memuriyetten çıkarılanların sayısı 4.897'dir. TSK'dan ihraç edilen asker sayısı ise 3.725'tir.


Darbe girişiminin ardından geçen bir yılda toplam 83.045 kişi kamudan ve TSK'dan ihraç edildi.


ree

Barış İçin Akademisyenler Bildirisi”ni imzalayan çok sayıda akademisyen de darbe girişimi sonrası tasfiye edilenlere dahil edilerek akademiden ihraç edildi.


Darbe şüphesi kapsamında general düzeyinde gözaltına alınan 133 askerden 126'sına tutuklama kararı verildi.


Sonraki yıllarda Türkiye çapında devletin tüm kurumlarında ve sivil yapılarda tasfiye operasyonları, çok büyük sayılara ulaşacak şekilde sürdü.


Olayın vahameti o kadar büyüktü ki “FETÖ devlete sızmış” cümlesi yerine “Devlet FETÖ’ye sızmış” denilebilecek derecede ürkütücü hal almıştı.


ree

Strateji Değişikliği


Bu olaydan sonra Erdoğan, eski ortaklarıyla tamamen düşman haline geldi ve daha önce düşman edildiği; Ergenekoncu, Avrasyacı, ulusalcı olarak anılan yapılarla gücünü yeniden tahkim etme, iktidarını bu güçlerle yeniden yapılandırma yoluna gitti.


Suriye Operasyonları – 2


24 Ağustos’ta, Cerablus, El-Bab – Halep’te “Fırat Kalkanı Harekâtı”nda, Cerablus ve El-Bab Türk ordusu tarafından ele geçirildi. IŞİD Halep'in kuzeyinden çıkarıldı. Menbic-Afrin arası bağlantı kesildi ve operasyon 29 Mart 2017’de bitti.


ree

Rahip Brunson’un Tutuklanması


Amerikalı bir papaz ve Evanjelik Presbiteryen Kilisesi üyesi olan Andrew Craig Brunson Eylül 2016'da milli güvenliği tehdit eden faaliyetlerde bulunduğu' iddiasıyla, eşi Norine Lyn Brunson ile birlikte sınır dışı edilmesine karar verildi. Sınır dışı işlemleri devam ederken 9 Aralık 2016’da, bir 'gizli tanık'ın Brunson aleyhine savcılıkta ifade vermesi ve "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek" suçlamasıyla, Gülen ile PKK bağlantıları olduğu gerekçesiyle Ekim 2016’da tutuklandı.


Erdoğan ABD’ye seslenerek “Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın. Çünkü Müslüman bir delikten, yılan deliğinden bir defa sokulur. İkinci defa hayır.” dedi.


Başkanlık Sistemi Süreci


11 Ekim’de MHP TBMM Grubu toplantısında Bahçeli’nin, “ya Erdoğan Anayasa’nın öngördüğü Cumhurbaşkanlığı yetkilerine çekilsin, ya da getirin Başkanlık sistemini Meclis’e oylayalım” cümlesiyle başkanlık sistemi referandumu süreci başladı.


12 Ekim günü, Binali Yıldırım buna, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısını kabul ediyoruz. Anayasa değişikliği önerisini Meclis’e getireceğiz. İster 330’la ister 367 ile geçsin, çıkan sonucu millete götüreceğiz.” diyerek yanıt verdi.


Değişiklik paketi, yürürlükteki parlamenter sistemin kaldırılarak yerine başkanlık sisteminin getirilmesini, başbakanlık makamının ortadan kaldırılmasını, meclisteki vekil sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısında değişiklikler yapılmasını içeriyordu.


ree

Demirtaş’ın Tutuklanması


Selahattin Demirtaş 4 Kasım tarihinde, Halkların Demokratik Partisi - HDP Eş Genel Başkanı iken, diğer Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP'li milletvekili ile birlikte, Türkiye Anayasası'na göre; "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Tutuklama sebebi 6-8 Ekim 2014’teki Kobani olayları oldu.


2017

Referandum Kararı


20 Ocak’ta TBMM’de, Anayasa değişikliği için referandum kararı alındı.


Deniz Yücel’in Tutuklanması


14 Şubat'ta kendi isteği ile gittiği emniyette gözaltına alınan, Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel, 27 Şubat’ta "terör propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek" suçlamaları ile tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Deniz Yücel’in tutuklanması ile ilgili olarak açıklama yapan Almanya Başbakan’ı Angela Merkel, “Yücel’in tutuklanması haberinin ‘acı ve hayal kırıklığı’na yol açtığını kaydederken, Yücel’in gönüllü olarak ifade vermeye gittiğine işaret ederek alınan karar sert ve orantısızdır.” dedi.


ree

Referandum


16 Nisan’da “Anayasa Değişikliği Referandumu” yapıldı.


Referandumda “Evet Cephesi”nde; AKP, MHP ve BBP varken, “Hayır Cephesi”nde ise; CHP, Saadet Partisi, HDP, Vatan Partisi, Meral Akşener ve arkadaşları vardı (Akşener henüz parti kurmamışken Hayır Cephesi’nde, arkadaşlarıyla birlikte Türkiye çapında çok aktif bir kampanya yürüttü).


Yapılan kampanyalar sonucunda %51.41 oyla kabul edildi.


Suriye Operasyonları – 3


8 Ekim’de İdlib’de, “İdlib Operasyonu” yapıldı. İdlib’de gerginliği düşürmek için yapılan operasyon, “Bahar Kalkanı Harekâtı” olarak genişletildi ve 27 Şubat 2020’de bitti.


ree

İYİ Parti’nin Kuruluşu


25 Ekim’de Meral Akşener liderliğinde İYİ Parti Kuruldu.


İYİ Parti büyük kurultayını 10 Aralık 2017'de yaptı.


Osman Kavala ve Gezi Davası -1


Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, 1 Kasım 2017 tarihinde TCK’nin 309. (Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs), 15 Temmuz darbe girişimi ve 312. maddeye (Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırma veya görevini engellemeye teşebbüs) Gezi Parkı protestoları suçlamasıyla 1 Kasım 2017 yılında tutuklandı.


ree

Cumhur İttifakı


Kasım 2017'de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ittifak yapmayı önerdi.


2018

Suriye Operasyonları -4


20 Ocak’ta, Afrin, Halep’te, “Zeytin Dalı Harekâtı” gerçekleştirildi. PKK’nın Suriye yapılanması YPG Afrin'den çıkarıldı. 24 Mart 2018’de operasyon bitti.


Deniz Yücel’in Tahliyesi


Erdoğan, Deniz Yücel için “Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist. Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla.” dedi.


Başbakanı Binali Yıldırım'ın 15 Şubat 2018'de Almanya'ya yaptığı ziyareti sırasında, Almanya ve Türkiye ilişkilerinin normale döndürülmesi konusundaki açıklamalar sonrasında, 16 Şubat 2018'de Deniz Yücel için "örgüt propagandası yapma" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" gerekçeleriyle 4 yıldan 18 yıla kadar hapis istemiyle uzun bir süre sonra iddianame hazırlandı ve aynı gün tahliye edildi.


Deniz Yücel, tahliye olur olmaz Almanya’ya uçtu.


Seçim Kararı


Şubat 2018'de Cumhur İttifakı kuruldu.


16 Mart’ta, 26 maddelik "Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" yürürlüğe girdi ve ittifakları yasallaştırıldı.


Bahçeli'nin 17 Nisan 2018 tarihinde partisinin TBMM'deki grup toplantısında erken seçimi gerekli gördüğünü belirtmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ertesi gün buna olumlu yaklaştığını açıklaması ile seçim tarihi erkene alındı.


Aynı gün “Olağanüstü Hâl”, seçim tarihini de içine alacak şekilde üç ay daha uzatıldı.


20 Nisan 2018'de erken seçim önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi. Normal şartlarda 3 Kasım 2019'da yapılması gereken seçim, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin önerisi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kabulüyle erkene alındı.


ree

YSK seçim tarihi olarak 24 Haziran’a karar verdi.


Seçim kararı alındıktan sonra Meral Akşener önderliğinde kurulan İYİ Parti'nin seçime katılıp katılamayacağı konusu tartışılmaya başladı. YSK'nın, seçime katılacak partiler konusunda açıklama yapmak için gecikmesiyle tartışmalar daha da alevlendi.


Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü Engin Altay, 22 Nisan 2018 tarihinde, “YSK'nın baskı altında olması nedeniyle, seçimlerin ve demokrasinin sekteye uğramaması adına Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun direktifiyle, 15 CHP'li vekilin İYİ Parti'ye geçtiği”ni açıkladı. Böylelikle önceden 5 milletvekili bulunan İYİ Parti'nin TBMM'de grup kurması sağlanarak seçime katılması kesinleşti.


ree

Anayasa değişikliği referandumunda "Evet" cephesinde yer alan; Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi, "Cumhur İttifakı" adı altında seçimlere katılacaklarını ve cumhurbaşkanı adayı olarak da Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceklerini açıkladılar ve Cumhur İttifakı'nın protokolünü 4 Mayıs 2018'de YSK'ya teslim ettiler.


Anayasa değişikliği referandumunda "Hayır" cephesinde yer alan; Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti, milletvekili seçimlerinde ittifak yapma kararı aldılar. Ancak partiler cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda kendi adaylarını destekleme kararı aldılar. Seçimin ikinci tura kalması halinde ise ittifakın adayının etrafında toplanacaklarını belirttiler ve adını "Millet İttifakı" olarak belirledikleri ittifakın protokolünü 5 Mayıs 2018'de YSK'ya verdiler.


ree

HDP ittifaklar dışında kaldı.


24 Haziran’da, 2016 Referandumu’nda değişen Anayasa maddeleri gereği Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi birarada yapıldı.


Yapılan seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan, %52.59 oy oranıyla partili Cumhurbaşkanı oldu.


AKP, MHP ve BBP’den oluşan Cumhur İttifakı, %53,66 oy oranıyla 344 sandalyeye sahip olurken, CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Millet İttifakı, %33.95 oy oranıyla 189 sandalye edindi.


HDP ise %11.70 oy oranıyla 67 milletvekili çıkardı.


Rahip Brunson’un Bırakılışı


Brunson olayı 2018 yılında da devam etti. Trump: ''Brunson masum. O casus ise ben ondan da casusum.” dedi.


25 Temmuz’da, Brunson'ın tutukluluğu "sağlık sorunları" dikkate alınarak ziyaretçi kabul edebileceği, internet ve tüm iletişim araçlarını kullanabileceği şekilde ev hapsine çevrildi.


26 Temmuz’da ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye hükümetine ABD Başkanı Trump adına mesajım var: Pastor Andrew Brunson'u hemen serbest bırakın ya da sonuçlarına katlanmaya hazır olun." dedi.


1 Ağustos’ta ABD, Brunson'ın serbest bırakılmamasında payları bulunduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e yaptırım kararı aldı.


11 Ağustos’ta Erdoğan, ABD’ye, "Tehdit ediyor ya… Yarın saat 18:00'e dek göndereceksiniz. Burası çatladıkapı ülkesi mi ya, burası Türkiye, ne yapıyorsunuz?" diye seslendi.


12 Ekim’de, Mahkeme heyeti, İzmir'de, 'terör örgütleri adına suç işlediği ve casusluk yaptığı' iddiasıyla hakkında 35 yıl hapis cezası istenen ve ev hapsinde olan ABD'li din adamı Andrew Craig Brunson için 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına hükmederek sanığın ev hapsi ve yurt dışı yasağını kaldırdı.


Rahip Brunson, elektronik kelepçeleri sökülür sökülmez ABD’ye uçtu.


ree

AİHM’den Demirtaş’a Tahliye


20 Kasım’da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. Maddesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle, Halkların Demokratik Partisi – HDP’nin cezaevindeki eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması gerektiğine hükmetti.

Karar aşamasında Demirtaş Kobani olayları nedeniyle başka bir soruşturmadan (serbest bırakılmadan) tekrar tutuklandı.


Sayın Öcalan Demek Suç Olmaktan Çıkarıldı


11 Aralık’ta, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, PKK lideri Abdullah Öcalan’dan “sayın” diye söz edilmesine ceza verilmesi yönündeki içtihadını değiştirdi. Daire, Tunceli Asliye Ceza Mahkemesinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan “sayın” diye söz eden Esra Çiftçi’ye verdiği beraat kararını onadı. Daire, geçmişte Öcalan’a “sayın” denilerek hitap edilmesini “Yasa dışı örgüt adına suç işleyen kişiye önderlik atfedip yüceltmek, suçu ve suçluyu övmek” kapsamında değerlendiriyordu. Ancak yeni durumda Daire, bu yöndeki beyanları “kişinin sosyal statüsü” ve “AİHS 10. maddesi” kapsamında değerlendirdi.


ree

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yargıtay'ın “Sayın Öcalan” sözlerine verilen cezayı bozmasına ilişkin, "Her ‘sayın’ diyeni ‘gel bakalım’ diyerek 1 sene içeri atarsanız Türkiye'de böyle bir cezaevi yok. Bence Yargıtay'ın verdiği kararı gelişmeler ışığında normal karşılamak gerekir", "Artık sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan posterini elinde taşımak suç olmaktan çıktı" dedi.


2019

Osman Kavala ve Gezi Davası - 2


28 Mayıs - 30 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşen Gezi Parkı olaylarını organize ettikleri iddiası ile 16 kişinin yargılandığı davada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 657 sayfalık iddianame 4 Mart 2019'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve bu dava kapsamında Osman Kavala tekrar tutuklandı.


ree

Yerel Seçimler ve AKP’nin Kara Propagandası


31 Mart’ta Yerel Seçimler yapıldı.


Yerel seçimlerle ilgili kanunlarda yeri olmadığından, yerel seçimlerde resmi “ittifak”lar kurulamadı.


AKP ve MHP birlikte davranırken, CHP ve İYİ Parti de “Yerel Seçim İşbirliği” yaptılar.


Birçok; büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde İYİ Parti ile “İşbirliği” yapan CHP, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Adana, Mersin, Antalya gibi büyükşehirlerde, yönetimi AKP'den devralırken AKP ise Zonguldak ve Giresun'u CHP’den, Bitlis, Şırnak ve Ağrı’yı da HDP’den devraldı, Ardahan, Artvin, Bolu, Bilecik ve Kırşehir’i ise CHP’ye kaybetti. HDP, Kars’ı ilk kez kazanırken Tunceli’yi kaybetti. MHP, Erzincan, Kastamonu, Çankırı, Amasya, Kütahya, Karaman, Bayburt’u AKP’den aldı, Isparta’yı AKP’ye kaybetti.


Bu arada Ekrem İmamoğlu’nun 13 bin oy farkla kazandığı İstanbul seçimleri YSK tarafından (sadece Büyükşehir Belediye Başkanı için) tekrarlandı ve İmamoğlu, 23 Haziran’da yapılan ikinci seçimde 800 bin oy farkla seçimi tekrar kazandı.


ree

Seçim süresince AKP ve MHP’den oluşan, önceki seçimdeki adlarıyla, Cumhur İttifakı bileşenleri, yerel seçimler boyunca CHP ve İYİ Parti İşbirliği ile ortak aday gösterilen seçim çevrelerinde, "mevcut iktidarın otoriterleşme eğilimine karşı demokratik tutum" tercihi yapan Kürt kökenli seçmenler nedeniyle, propagandalarını, toplumun neredeyse yarıdan fazlasını “terörist” olarak yaftalayan karalama kampanyası üzerine kurdular.


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Denizli mitinginde, “Cumhurbaşkanı’nın terörist dediği Denizlililer nasılsınız? İyi misiniz? Evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan teröristler iyi misiniz? Şakası bile kötü. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 11 milyon oyu olan CHP’ye, 5 milyon oyu olan İYİ Parti’ye, 1 milyona yakın seçmeni olan Demokrat Parti’ye terörist dedi. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 18 milyon seçmene ‘terörist’ dedi” söyleminden sonra, Antalya mitinginde “Antalya’nın teröristleri nasılsınız, iyi misiniz?” diyerek diğer mitinglerinde de bu söylemi sürdürmesi, yaratılan kasvetli ve baskıcı havayı dağıttı.


İstanbul’un 23 Haziran’da tekrarlanan seçimleri öncesinde de muhalefete karşı yoğun bir şekilde, alfabede harf bırakmamacasına kullanılan “teröristler”; PKK, HDP, FETÖ, DHKP-C, TKP-ML destekçileri gibi söylemler seçim kampanyasının ana omurgasını oluşturdu.


İmamoğlu kazanırsa, “belediyeyi PKK’lıların ele geçireceği” iddiası ortaya atıldı.


ree

Ancak ne yaman çelişkidir ki İstanbul Yerel Seçimi'nin tekrar edildiği 23 Haziran 2019’dan birkaç gün önce Munzur Üniversitesi’nden Doç. Ali Kemal Özcan’ın, 20 Haziran’da İmralı’dan getirdiği PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın, 'HDP'ye seçimlerde tarafsızlık çağrısında bulunduğu' iddia edilen mektubu, devletin resmi kurumu olan Anadolu Ajansı tarafından servis edildi.


Öcalan’ın mesajının ardından, geçmişin Kandil Komutanı, PKK önderlerinden ve Abdullah Öcalan'ın kardeşi olan, aynı zamanda Interpol tarafından terörist olduğu gerekçesiyle kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan, 22 Haziran’da, seçimden bir gün önce, TRT Kurdî Kanalı’na röportaj verdi.


Osman Öcalan, "Kürtler için ciddi bir mesaj vermedi" diyerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nu eleştirdi. İçerik olarak Kürt seçmenin İmamoğlu’na oy vermemesi konusunda çağrı yapmış oldu.


ree

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın, gönderdiği mektupla, HDP'ye yaptığı belirtilen 'İstanbul seçimlerinde tarafsız kalma çağrısı' konusunda, "İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken teröristbaşı anlaşılan odur ki HDP’nin istismarına müdahale etmek, hatta önüne geçmek maksadıyla tarafsızlık çağrısı yapmıştır." değerlendirmesi yapıyor, "Teröristbaşının mektubu, HDP’nin vahim sapmasına, Zillet İttifakı’na verdiği rezil desteğine itirazın, tepkinin ve bundan duyduğu rahatsızlığın eseri ve sonucudur." diye ekleyerek, aslında Kürt seçmene, “Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyun” diyordu.


Ayrıca, HDP'yi "PKK’nın siyaset acentesi" diye tanımlayan Bahçeli, HDP'den bahisle, "Teröristbaşının uyarısına rağmen marazi ve mahsurlu stratejisinde bir değişikliğe gitmeme iradesi ise 23 Haziran üzerinde oynanan ahlaksız oyunu iyice gözler önüne sermiş olacaktır" diyor, "HDP-PKK-teröristbaşı ve terörist Demirtaş arasındaki derin çatlakların çok boyutlu analiz ve yorumu elbette yapılacak" diye devam ediyordu.


Bahçeli, bu söylemlerle, Abdullah Öcalan’ı arkasına almak suretiyle; HDP’ye, Selahattin Demirtaş’a ve Kürt seçmene sopa sallıyordu.


Bu arada Binali Yıldırım da “PKK ne demiş, HDP ne demiş, bizim için önemli değil. HDP ile PKK arasında var olan rekabete biz girmeyiz. Biz İstanbul’u ve İstanbulları düşünüyoruz. İstanbul’da 3 milyondan fazla Kürt yaşıyor, ben onların desteğine talibim. Eminim ki Kürt kardeşlerimiz bize destek verecekler ve beklentilerini gerçekleştireceğimi görecekler.” açıklamasıyla olan bitene destek veriyordu.


Sonuçta Kürt seçmen, demokratik ve özgürlükçü fikirlere destek vererek, günden güne otoriterleşen “tek adam iktidarı"na “hayır” dedi ve seçim sonuçlarına bakıldığında seçimini de bu yönde kararlılıkla yaptı.


ree

Kayyım Atamaları - 2. Dalga


Diğer yandan, kayyım atamalarına ilişkin ikinci bir dalga 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra yaşanmıştır. Sadece 3 belediyede (Hazro, Saray ve Çaldıran) 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrası ilk defa kayyım ataması yapılmıştır. Diğer belediyelerde ise kayyım ataması tekerrür etmiş olup, 2019’daki yerel seçimlere kadar seçilmişlerin yerine belediye işlerini yürüten kayyımlar seçimden sonra tekrar seçilmişlerin yerine getirilmişlerdir. Tablo 1’de gösterilen belediyelerin tamamı 31 Mart’dan sonra seçimi kazanan ancak kazananların yerine kayyım atanan HDP’li belediyelerdir.


ree

Demirtaş’a Tahliye ve Tekrar Tutuklama


Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş'ı 2 Eylül 2019'da tahliye etti. Ancak, İstanbul'da ‘örgüt propagandası’ndan 4 yıl 8 ay ceza aldığı için cezaevinden çıkamadı.


Suriye Operasyonları -5


9 Ekim’de, Rasulayn ve Tel Abyad’da, “Barış Pınarı Harekâtı” başladı. Resulayn, Tel Abyad ve Suluk dahil olmak üzere 600 yerleşim yeri ele geçirildi, M4 Karayolu'nun Fırat'ın doğusunda kalan kısmı büyük ölçüde kontrol altına alındı ve 4820 kilometrekare alanda hakimiyet sağlandı. Operasyon 18 Ekim 2019’da bitti.


Kavala’nın tahliyesi


Kavala, 11 Ekim 2019 tarihinde, TCK’nın 309. maddesinden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen tahliye edildi (ancak yine bırakılmadı).


ree

Bahçeli ve HDP’lilerin Tokalaşması


Üst solunum yolu rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 9 Aralık günü TBMM’de görüşmelere katıldığı esnada HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli'nin de “geçmiş olsun” demek için ziyarete gelmesi ve Bahçeli’nin, her iki HDP'li milletvekiliyle selamlaşarak tokalaşması yakın tarihe not olarak düşülmesi gereken olaylardan biri oldu.


ree

Gelecek Partisi Kuruldu


12 Aralık’ta Ahmet Davutoğlu liderliğinde Gelecek Partisi kuruldu. Ahmet Davutoğlu Genel Başkan oldu.


AİHM ve AYM Osman Kavala Kararı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 10 Aralık’ta Gezi Parkı davasının tek tutuklu sanığı olan Osman Kavala'nın başvurusu hakkında, Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek ihlal kararı verdi ve derhal serbest bırakılmasını istedi.


Mahkeme, Demirtaş’tan sonra Türkiye hakkında 18. maddeden ikinci ihlal kararını vermiş oldu.


Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, "29 Aralık’ta, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada tahliyesi ve beraatine karar verildikten sonra başka suçtan tutuklanan Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın bireysel başvurusu" hakkında, "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediği"ne hükmetti.


2020

Osman Kavala ve Gezi Davası -2


İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı olaylarına ilişkin Kavala'nın da aralarında bulunduğu sanıkların yargılandığı davaya ilişkin olarak 18 Şubat’ta ; Osman Kavala ve 8 kişi hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "mala zarar verme", "nitelikli yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlarından açılan davada, "yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığından" sanıkların beraatine karar verdi.


Heyet, tutuklu sanık Osman Kavala'nın tahliyesine hükmetti. Tahliyesinin hemen ardından TCK’nın 309. maddesinden gözaltına alındı; ertesi gün, 19 Şubat 2020 tarihinde yeniden tutuklandı.


Gezi Davası'ndan beraat eden Kavala, 9 Mart'ta, TCK’nın 328. Maddesinden, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, ‘casusluk' suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı.


20 Mart 2020 tarihinde TCK'nın 309. maddesinden beraat etti.


ree

1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Osman Kavala, 20 Mart'taki beraat kararıyla aynı dosyadan üç kez tutuklanıp iki kez tahliye edilmiş oldu.


Ayrıca, firari sanıklar; Can Dündar, Memet Ali Alabora ve diğer 5 kişinin dosyalarının ayrılmasını kararlaştıran mahkeme, bu sanıklar hakkındaki yakalama kararlarını da kaldırdı (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi verilen beraat kararlarını bozdu. Bu konudaki detaylar yazının son kısmında yer alıyor).


İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Direktörü Kenneth Roth, Kavala'nın Gezi Davası'ndan beraat ettikten hemen sonra yeniden tutuklanmasını "Bu karar, Türkiye’nin ceza yargılamaları sisteminin, siyasi olarak manipüle edildiğini, savcılık soruşturmalarının ve tutuklama kararlarının Cumhurbaşkanı’nın keyfine göre verildiğini gösteriyor" sözleriyle yorumladı.


Suriye Operasyonları -6


Suriye'nin İdlib kentinde Suriye Silahlı Kuvvetleri tarafından 27 Şubat 2020'de gerçekleşen hava saldırısı sonrası 27 Şubat’ta, “Bahar Kalkanı Harekâtı” başlatıldı. Harekâtın amacı; Adana, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde; ateşkesin sağlanması, göçün önlenmesi, birliklerin, halkın ve Türkiye sınırlarının güvenliğinin sağlanmasıydı. Moskova'da varılan antlaşmaya göre bölgede ateşkes ilan edilmesiyle harekât amacına ulaştı.


ree

DEVA Partisi Kuruldu


9 Mart’ta, Ali Babacan liderliğinde Demokrasi ve Atılım Partisi – Deva Partisi kuruldu. Ali Babacan Genel Başkan oldu.


Akşener HDP’yi PKK’nın Yanında Konumlandırdı


Haber Global TV’de, 23 Nisan 2020’de, “Jülide Ateş ile 40 Soru” programına konuk olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “İYİ Parti HDP'yi nereye konumlandırıyor?” sorusuna verdiği yanıtta: “PKK terör örgütünün yanına konumlandırıyor. Hep bunu söyledik. Millet İttifakı'nın bileşenlerine baktığınız zaman, 24 Haziran'da Demokrat Parti var, Saadet Partisi var, İYİ Parti ve CHP var. Yerel yönetimlerle ilgili sadece İYİ Parti ve CHP var. Seçmen oy vermiştir ona söyleyecek bir sözümüz yok. Yani seçmenler hiçbir zaman hiçbir siyasi partinin tapulu malı değildir.” dedi.


Milletvekillikleri Düşürüldü


TBMM Genel Kurulu'nda, 4 Haziran’da, cezaları onanan ancak Anayasa Mahkemesi'nde dosyaları henüz karara bağlanmamış olan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in milletvekillikleri düşürüldü.


ree

Enis Berberoğlu ve HDP Milletvekilleri Tutuklandı


HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğlulları ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven, çıkarıldıkları mahkemece 5 Haziran’da tutuklandı. Güven, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ne, Farisoğulları da Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.


Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 4 Haziran 2020 tarihinde milletvekilliği düşürülen ve yargılandığı “MİT Tırları Davası"nda, ‘siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası alan ve Yargıtay tarafından cezası onanan CHP’li Enis Berberoğlu, Bakırköy’deki evinde gözaltına alındı.


Milletvekilliği düşürülen CHP'li Enis Berberoğlu, yargılandığı davada 5 yıl 10 ay kesinleşmiş hapis cezası olduğu gerekçesiyle tutuklanarak 8 Haziran’da cezaevine gönderildi.


ree

Enis Berberoğlu AYM 1. Kararı


Anayasa Mahkemesi, 17 Eylül 2020'de, “Berberoğlu'nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği”ne oy birliğiyle karar verdi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.


Ancak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayarak, Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasına yer olmadığına karar verdi.


Bu karara karşı üst mahkemeye itirazda bulunuldu. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, ihlalin giderilmesine ilişkin görevin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nde olduğu gerekçesiyle itiraz hakkında, "karar verilmesine yer olmadığına" hükmetti.


Hukuk çevreleri AYM kararlarının kesin olduğu ve uygulanması gerektiği teziyle alt mahkeme kararlarına tepki gösterdi. AKP iktidarı, AYM’nin karşısında, alt mahkemelerin yanında durdu.


Demirtaş’a Tahliye Beklentisi


Propaganda suçundan verilen cezaların Yargıtay'a götürülebileceğine dair düzenleme kabul edildi ve yine Demirtaş'ın serbest kalması gündeme geldi.


20 Eylül 2020'de cezaevinden çıkması beklenen Demirtaş, aynı gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ikinci kez tutuklandı. Gerekçe yine Kobani Olayları'ydı.


Bir gün sonra Erdoğan, “Bunları bırakamayız” dedi.


ree

Parti Kapatma Konusu


11 Aralık 2020’de twitter üzerinden yaptığı açıklamalarda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Adalet ve hukuk devreye girmeli, HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır. HDP’yi Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır.” dedi.


15 Aralık 2020’de AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, NTV canlı yayınında, “Parti kapatmalarının Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi.” açıklamasını yaptı.


16 Aralık 2020’de de Bahçeli, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a cevaben, isim vermeden, “Mesele parti kapatmanın ötesinde ihaneti cezalandırmaktır.” dedi ve “HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform yapalım, bu kanayan yarayı durduralım.” diye ekledi.


ree

16 Aralık günü, AA’nın geçtiği tek satırlık habere göre Erdoğan, önceki Genel Seçim’de % 0,30 (%1’in çok altında) oy alan Hür Dava Partisi, Hüda-Par genel Başkanı İshak Sağlam ve beraberindeki heyeti Ankara’da kabul etti.


19 Aralık günü, Twitter’da Hüda-Par’ın yayınladığı videoda, “Kürt sorununun çözümü, normalleşmenin gerçekleşmesi ve toplumsal barışın tesisi için” başlığıyla aşağıdaki talepler sıralanıyordu (talepler daha önce 1 Aralık’ta twitter hesaplarından metin olarak da paylaşılmıştı):


- Yapılan bütün zulümlerden dolayı devlet adına resmi özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.


- Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalıdır.


- Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.


- Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır.


- Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.


- Anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türkçülük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.


Burada dikkat edilmesi gereken şu: Bu bildiriyi yayınlamış bir partinin Genel Başkanı ve birlikte olduğu heyete Cumhurbaşkanı randevu veriyor ve özel bir görüşme yapıyor. Bunu bir kenara not edelim.


Bu tartışmalar sürerken AYM ve AİHM’den Demirtaş ile ilgili kararlar geldi.


AYM Kararı ve AİHM’den Demirtaş’a 2. Tahliye


Demirtaş Anayasa Mahkemesi'ne gitti ve AYM, 9 Haziran 2020'de Demirtaş'ı haklı buldu. “Demirtaş'ın adaylık ve siyasi faaliyette bulunma hakkına kısıtlama getirildiğini ve tahliye başvurularının basmakalıp gerekçelerle reddedildiğini” kaydederek tazminata hükmetti.


Son söz AİHM'e kaldı.


AİHM Büyük Dairesi, 22 Aralık günü Türkiye'yi beş ayrı maddeden cezaya çarptırdı.


Kararda, hukuki sürecin, 7 Haziran 2015'te HDP’nin TBMM'ye girmesinden ve “Çözüm Süreci”nin bitmesinden sonra başladığına dikkat çekildi.


Tutukluluğu haklı çıkarmak için daha önce yetersiz görülen olgularla bağlantılı yeni bir soruşturma başlatılması, yetkililere özgürlük hakkının çevresinden dolaşma imkânı vermektedir.” denildi.


AİHM, Türkiye'yi sözleşmenin 46'ncı Maddesi'ne uymaya çağırdı (bu madde, AİHM kararlarının uygulanacağını taahhüt ediyor).


ree

AİHM Kavala Kararı


AİHM’nin Osman Kavala kararının uygulanışının 'denetim süreci' başladı. Süreci denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Ankara’ya "Kavala’yı derhal serbest bırakın" çağrısında bulundu.


4 Eylül 2020 tarihinde biraraya gelen Komite, AİHM tarafından 10 Aralık 2019 tarihinde açıklanan ve 2020 Mayıs ayında kesinleşen Osman Kavala davası kararının uygulanma sürecinin denetimiyle ilgili ilk toplantısını Strasburg’da gerçekleştirdi.


Toplantıya Türkiye’den katılan Hükümet temsilcisi, toplantıda yaptığı açıklamada, Kavala’nın 9 Mart 2020 tarihinden itibaren AİHM tarafından verilen karar dışında bir gerekçeyle tutuklu olduğunu belirtip tutukluluk halinin devamının başka nedenlere dayandığını savundu. Ancak Komite, elindeki bilgilerin "Tutukluluk halinin AİHM tarafından gözlemlenen hak ihlallerinin devamı olduğuna" kanaat getirerek AİHM hükmü gereği ‘Kavala’nın derhal serbest bırakılması’ çağrısında bulundu.


ree

Parti Kapatma – Devam…


23 Aralık 2020’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, parti kapatma konusunda, "Bu konuda en çok bizim ağzımız yandı. Parti kapatmak yerine, kişiler üzerinden bir ceza verilecekse verilmelidir." dedi.


24 Aralık 2020’de Bahçeli, HDP’nin kapatılmasına yönelik başvuru yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruya, "Önce sırasıyla ifade ettiklerimizi bir görelim, ortaya nasıl bir tavır koyuyorlar, onları yapalım. Ondan sonra MHP sözünün arkasında, arkasında durduğu sözün de gereğini yapacak cesarettedir. Kimse merak etmesin" şeklinde cevap verdi.


HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da: "HDP her türlü bedeli ödemeye hazırdır. HDP bir bina değil. HDP'yi nasıl kapatacaksınız? HDP'nin kapatılması için herhangi bir dayanak bulamazlar. Anayasa ve kanunları çiğneyerek yaparlarsa, bir çare bulur ve büyüyerek yolumuza devam ederiz." sözleriyle karşılık verdi.


2021

Bahçeli, 11 Ocak’ta, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği 6-8 Ekim olaylarına ilişkin iddianameyi temel alarak, HDP hakkında süratle kapatma davası açmasını istedi. Bahçeli, aksi taktirde MHP olarak "gereğini yapacaklarını" söyledi.


ree

Enis Berberoğlu AYM 2. Kararı


Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 21 Ocak’ta, hakkındaki ihlal kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri süren eski CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun bireysel başvurusunda, yeniden, ihlal kararı verdi.


İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneğinin, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti. Kararın oy birliğiyle alındığı, daha sonra yazılacak gerekçede, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararlarının bağlayıcı olduğu vurgusunun güçlü şekilde yapılacağı belirtildi.


AKP’nin farklı cephelerinden farklı tepkiler geldi.


Osman Kavala ve Gezi Davası -3


İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada, Osman Kavala'nın da arasında bulunduğu 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozdu. Daire, dava dosyasının yeniden incelenmek ve hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine hükmetti.


ree

Değerlendirme

Bu konuda şu ana kadar bu okuduğunuz yazım dahil, üç yazı yazdım.


Son bir tane daha yazıp konuyu sonlandıracağım.


İlk üç yazıda Kürt kökenli seçmenin çeşitliliğinden bahsettikten sonra Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet dönemi olaylarını irdeleyerek günümüze kadar getirdim.


Kürt sorunu dediğimizde görüyoruz ki bir çok yapı işin içinde; Devlet, İktidar, Siyasi Partiler, Kürt Siyasi partileri, PKK, Kandil, Irak, İran, Suriye, ABD, AB, Rusya, Çin ve tüm bu yapıların gizli servisleri, ayrıca bunlardan bağımsız olarak da Kürt kökenli vatandaşlarımız.


Tüm bu karmaşanın içinde var olan ya da var edilen bir sorun "kucağımızda".


Soruna bakış açısına gelince; PKK ve Kürt siyasi partilerinin gerek iç gerekse dış bağlantılı talepleri ile Kürt kökenli vatandaşlarımızın taleplerinin aynılığı da tartışılır durumda.


Bir sonraki ve son yazımda bu ayrımı ortaya koymaya çalışacağım.


Bu yazıyı sonlandırırken şu tespiti yapmak zorundayım:


2002 yılında iktidara gelen ve her seferinde farklı yandaşlar/ortaklar bularak halen iktidarını sürdürmeyi başaran AKP ve AKP’nin lideri (Cumhurbaşkanı) Recep Tayyip Erdoğan’ın, özellikle 19 yıllık yönetim döneminin son çeyreğinde devleti rejim değişikliğiyle getirdiği nokta “otoriter rekabetçi yönetim” biçimidir. Bu tür bir yönetim sürecinin devamında da AKP, Erdoğan, MHP ve Bahçeli'de sert bir otoriter sisteme doğru hızla ilerleme eğilimi görülmektedir.


Rekabetçi otoriter sistemde, demokratik sistemlerde olan kurumların hepsi var gibidir. Yasama, yürütme, yargı, var gibidir, kuvvetler ayrılığı var gibidir, denge-fren mekanizmaları var gibidir, denetleme mekanizması var gibidir, demokratik seçimler yapılıyor, halk sandığa gidiyor, oylarla sonuç alınıyor gibidir, bağımsız medya var gibidir, gibidir, gibidir…


Aslında gerçekte hepsi “mış” gibidir.


Bu yazımda aktarmaya çalıştığım olaylar göstermektedir ki Türkiye’de artık anayasal demokratik hukuk sistemi çökmüştür.


Bu ahval ve şerait altında görüyoruz ki Kürt kökenli vatandaşlarımızın gereksinimleri doğrultusunda tanımlanan, kendilerine dert edindikleri bir Kürt sorunu olgusunun çözümünün; üniter, demokratik, anayasal hukuk devleti olanakları çerçevesinde gerçekleşmesini olanaksız hale getiren bir “rekabetçi otoriter yönetim yapılanması”nın tahakkümü altındayız.


Türkiye’nin önündeki yıllarını veya onyıllarını belirleyecek olay, söz konusu rekabetçi otoriter ya da katı otoriter sistemle yönetilip yönetilmeyeceği veya otoriter yönetime karşı tüm grupların birlikteliğiyle, anayasal bir hukuk devleti esasında, güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilip geçilemeyeceğidir.


Devam edeceğiz…

Yorumlar


bottom of page