top of page

Referandumda İlkeler Birlikteliği

  • Yazarın fotoğrafı: Bülent Gürsoy
    Bülent Gürsoy
  • 2 Mar 2018
  • 2 dakikada okunur

Önümüzde “Tarihsel Bir Dönüm Noktası” daha var.


Yasa dışı kararlara geçit veren YSK’nın marifetiyle tescillenen 16 Nisan Referandumu sonuçlarıyla:


Bilmedikleri maddeler için boş kağıtlara attırılan milletvekili imzalarıyla;


Aceleyle, hızlıca, yangından mal kaçırırcasına, muhalefeti konuşturmadan,


Toplum kesimlerine ve ilgili hukuk kurumlarına konuyu gereğince tartıştırmadan,


Televizyonlarda yayınlanmasına izin verilmeden, gece yarılarında el kaldırıp indirerek,


Anayasal suç olmasına rağmen açık oy kullandırılarak, demokratik müzakere süreçleri işletilmeden halkın önüne getirilen ve hiçbir evrensel hukuk ve yönetim normuna uymayan,

Uydurma bir tabirle “Türk Tipi” denilen,


Tek Adam Rejimi” yaratmaya dönük olan “Torba Anayasa Değişikliği” maddeleri ile,

Geleceğimiz açısından Türkiye Cumhuriyeti’nin arka planındaki, yüzyıllar öncesine dayanan; devlet, cumhuriyet ve demokrasi birikimimiz yok edilme noktasına gelinmiştir.


Referandum maddeleri ve bu maddelere uygun uyum yasaları ışığında Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri ile birlikte:


Tek Adam Rejimi yaşama geçecektir.


Tek Adam Vesayeti, milletin üzerine tüm ağırlığıyla çökecektir.


Kurtuluş savaşımızın baş kahramanı ve önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e bile verilmeyen “Mutlak ve Sınırsız Yetki”, “Tek Adam”a verilmiş olacaktır.


Partili Cumhurbaşkanı tanımıyla, hesap vermeyen ve hesap sorulamayan bir Tek Adam hakimiyetinde diktatoryal bir rejim kurulacaktır.


Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin anayasa ile bağlanmış temel değerleri yok edilecektir.


Seçim sonrasında ise Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesinin ve rejim değişikliğini keskinleştirerek kalıcı kılacak olan diğer onlarca maddenin değiştirilmesi aşamasına geçilecektir.


TBMM’nin temel fonksiyonları yok edilmiş olacak, iş göremez hale getirilecek, parlamenter sistemin işlevleri ortadan kaldırılacaktır.


Yargı üzerindeki yürütmenin kontrolü ile yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırılacak, yargının yürütmeyi denetleme gücü göstermelik düzeye indirilecektir.


Anayasa Mahkemesi (AYM) halihazırda işlevini yitirmişken, seçim sonrasında Tek Adam’ın ve rejiminin hukukunu korumakla görevli “Dikta Mahkemesi” haline getirilecektir,

.

Hukukun Üstünlüğü” ve “Yargı Bağımsızlığı” tamamen yok edilecektir.


21. yüzyılda demokrasinin ayakları olan; “Denetim, Denge, Kuvvetler Ayrılığı” kavramları terk edilerek “Kuvvetler Birliği” esasına geçilmiş olacaktır.


Sonuç itibarıyla, ortaya çıkan durum, evrensel tanımlar ölçeğinde “Hukuk Devleti”nin sonu olacaktır.


Milletin büyük bölümü, olan/bitenin farkındadır.


“Kurtuluş Savaşı”nda olduğu gibi: Tüm “Ulusal Sivil Güçler”in bir arayış ve hareketlilik içinde olması, tıpkı “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin oluşturulmasında yapıldığı gibi; Türkiye’nin her yerinde, siyasal partilerin yönetimlerinden ve örgütlerinden bağımsız olarak ayağa kalkmaya hazır; sivil inisiyatiflerin, halk hareketlerinin, milli birlikteliklerin gündeme gelmiş olması, durumun ne kadar ciddi olduğunun ve milletin yüksek farkındalığının adeta kanıtıdır.


Bu noktada yapılması gereken şudur:


“İlkeler Birlikteliği” hedefiyle,


Bir an önce bu hareketlerin tamamından süzülen bilgiyle, demokratik parlamenter sistemin esasları üzerinde uzlaşarak, “Parlamenter Sisteme Dönüş Programı” hazırlanarak, üzerinde uzlaşılacak metin seçim öncesinde halkla paylaşılmalı,


Tek Adam’a karşı olan Cumhurbaşkanı adayları, bağlayıcı bir şekilde, bu uzlaşı metnindeki esasları en kısa sürede yaşama geçireceklerine dönük taahhütleri ve garantileri, geri dönülmez biçimde vermelidirler.


Bu çalışmaya katkı anlamında temel önerilerim de şunlardır:


Evrensel insan hakları esas alınmalı,


Demokrasi kültürü ve kurallarına dayanılmalı,


Gerçek bir hukuk devleti olunmalı,


Parlamenter sistemin sorunları giderilmeli, Meclis güçlendirilmeli, çoğulcu hale getirilmeli,


Denetim, denge, kuvvetler ayrılığı temel alınmalı,


Yargı, mutlak bir biçimde, bağımsız ve tarafsız bir yapıya kavuşturulmalı,


Her konuda fırsat eşitliği sağlanmalı,


Gelir dağılımı dengesi çok iyi kurulmalı,


Çağdaş bir eğitim sistemine geçilmeli,


Devlet yönetiminde modern yöntemler kurallaştırılmalı,


Siyaset ve bürokrasi; şeffaflık ve hesap verirlik üzerine oturtulmalı.


Sadakate dayalı kayırmacılıktan, profesyonel liyakat esasına geçirilmelidir.


Bu maddelere onlarcası daha eklenebilir.


Ben kendi adıma:


“Yüce Türk Milleti” önünde;


Bu milletin Cumhuriyet olanakları ve değerleriyle yetişmiş bir ferdi olarak,

Varlığımın her anında ve unsurunda yeri olan Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının ve bu kurumların kurucu önderleri olan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarının ve vatan için canlarını vermiş olan tüm şehitlerimizin manevi varlığı altında,

Diktatörlük Rejimi’nin yaşama geçmemesi için canım pahasına mücadele edeceğime ant içiyorum.

Yorumlar


bottom of page